Avengers yayınlanmaya başladığı1963 yılındaki ilk sayısından itibaren Türkçe olarak Gerekli Şeyler yayın evi tarafından tekrar basılıyor. Dönemin en çok ses getiren bazı kahramanlarının bir araya getirilmesi ile kurulan Avengers her gecen gün yeni karakterlerin de katılması ile Amerika’da en çok okunan çizgi romanlardan biri haline geliyor. 2012 yılında filmi Vizyona giren Avengers’ın bu filmin kazandığı büyük gişe başarısı karşısında 2015 yılında devam filmi de hayranları ile buluşacak. İşte bu filmlerde senaryo olarak kullanılan bütün hikâye ve öyküler yayınlanma sırası ile bütün bir külliyat halinde Türkçe yayınlanıyor. Kırk senelik tarih ilk defa Türkçe olarak anlatılıyor.
13 Şubat 2014 Perşembe
27 Kasım 2012 Salı
15 Kasım 2012 Perşembe
Çizgilerin Gücü Adına
Çizgilerin Gücü Adına -
Kayra Keri Küpçü İmza Günü
Çizgilerin Gücü Adına bir çizgi film kitabı...
Arkadaşlarınızla konuşurken aklınıza gelip bir türlü dilinizin ucundan çıkmayan çizgi filmlerin kitabı.
2000 yılından önce ülkemiz televizyonlarında yayınlanmış tüm çizgi filmleri bu kitapta bulacaksınız. Bu kitap, Türk televizyonculuk tarihi açısından da önemli bir kitap olması dışında; çocuklarınıza bırakabileceğiniz rengarenk, anılarla dolu bir miras olacak. Kafanıza takılan bir çizgi film olduğunda her an elinizin altında bulunması gereken, hatırladığınız ve hatırlayamadığınız çizgi filmlerin olduğu bir kaynak kitap.
Hâlâ çizgi film izliyorsanız ve eski çizgi filmleri anıyorsanız bu kitap sizin başucunuzdan eksik olmayacak!
"Geride kalmış mutlu anları hatırlamaya hazırlanın. Çizgilerin Gücü Adına, televizyonculuk tarihi açısından da önemli bir kitap bence. Şimdi Shrek, Buz Devri, Madagascar, vb. ortalığı kasıp kavuruyor. Onlar yokken bunlar vardı işte."
"Geride kalmış mutlu anları hatırlamaya hazırlanın. Çizgilerin Gücü Adına, televizyonculuk tarihi açısından da önemli bir kitap bence. Şimdi Shrek, Buz Devri, Madagascar, vb. ortalığı kasıp kavuruyor. Onlar yokken bunlar vardı işte."
- Sevin Okyay
Gerekli Şeyler Yayıncılık Standı - 2. Salon | 313A
24 Kasım Cumartesi
Saat: 14:00 - 16:00
Not: Kitap ilk olarak İstanbul Kitap Fuarı'nda satışa sunulacaktır. Kitabın dağıtımı fuardan sonra yapılacaktır.
5 Kasım 2012 Pazartesi
3 Kasım 2012 Cumartesi
Merhabalar!
Manga serilerimizi takip eden ve manga kültürü hakkında bilgi
sahibi olan okurlarımızın yanında, mangaya ilgi duyan, okumaya başlamak isteyen
okurlarımız olduğunu da dikkate alarak, yayınladığımız manga serilerinin
çeşitleri hakkında ufak bir bilgilendirme yapmak istedik.
Japonya’da her yaştan insanın okuduğu, dünyada ise özellikle
animelerinden sonra bir çığ gibi büyüyen hayran kitlelerine sahip olmaya
başlayan mangaların pek çok çeşidi bulunmaktadır. Bunların bir kısmını aşağıda,
hedef kitleleri ile birlikte örnekleyebiliriz:
Shōnen manga: Genç erkek okuyucu kitlesini hedefler.
Shōjo manga: Genç kız okuyucu kitlesini hedefler.
Josei manga: Yetişkin kadın okuyucu kitlesini hedefler.
Kodomo manga: Genç kız ve erkek okuyucu kitlesini hedefler.
Gerekli Şeyler olarak
yayınladığımız sevilen One Piece ile Naruto ile yakında raflarda yerini alacak
olan Bleach “Shōnen manga”, yakında yayınlanacak olan diğer iki mangamız
Hellsing ve Berserk ise “Seinen manga” olarak adlandırılmaktadır. Sizlere, bu
manga çeşitleri ile ilgili biraz bilgi verelim.
Shōnen manga:
Shounen (少年) veya Shōnen Japonca bir kelime olup genç erkek veya
erkek çocuk anlamına gelir. Anime veya mangaların hitap ettiği kesimi belirtmek
için kullanılır. (10 yaş ve üzerindeki kitle.) Kanji karakterleri olan (少年), “yıl”
anlamına gelmektedir. (漫画) ise “karikatür, öykü, çizgi roman” anlamına gelir.
Böylelikle tam ifade “genç erkeklerin çizgi romanı” anlamına gelmektedir.
Shonen manga, genellikle yüksek aksiyon içerir ve erkek
kahramanları esprili karakterlerdir.
Erkekler ya da genç erkekler arasındaki dostluk, kavga,
mücadele ve hayranlık ön plana çıkar.
Bazı shounen örnekler: Bleach, Beyblade, Fullmetal
Alchemist, Naruto , Naruto Shippuden , One Piece, Dragon Ball, Rurouni Kenshin,
Gin Tama, Fairy Tail, Hunter × Hunter, Soul Eater, Reborn, Astro Boy,
Kuroshitsuji, Kinnikuman, Saint Seiya, Dr. Slump, Fighting Spirit, Detective
Conan, YuYu Hakusho, InuYasha, Bleach, Slam Dunk, Zatch Bell!, Tsubasa:
Reservoir Chronicle, Yu-Gi-Oh!, Fullmetal Alchemist, Buso Renkin ve D.Gray-man.
Dragon Ball’daki Bulma ya da One Piece’deki Nami gibi çekici
dişi kahramanlar, genellikle abartılı özellikler taşır. Shonen manganın tarzı
Shojo manga ile karşılaştırıldığında daha az “süslü”dür. Yine de bu manganın
çizerine göre değişim gösterebilir. Bazı mangakalar, hem shonen hem de shojo
manga üretmektedirler.
Seinen manga:
Seinen manga (青年漫画?), genellikle 18-30 yaş arası
yetişkin erkek kitlesine hitap eden manga türüdür. Japoncada, “Seinen” kelimesinin
anlamı “genç adam”dır ve bu sınıflandırma, bu manga çeşidinin müstehcen öğeler
taşıması anlamına gelmemektedir (Yetişkin kadınlar için, bu manga çeşidine denk
gelen, Josei Manga’dır). Hikaye örgüsünde, genellikle aksiyondan çok karakter
gelişimine vurgu yapılmasından ötürü,
bazı seinen serileri genellikle Shojo, yani “genç kız” manga çeşidiyle
karıştırılabilmektedir. Bu özellikle, Chobits ve Chi's Sweet Home gibi seinen
komedi serileri ve Twin Spica gibi seinen dramaları için geçerlidir.
Diğer Seinen Manga Örnekleri: Akira, Monster, Gantz, 20th Century Boys,
Berserk, Battle Royale, Blame!, Vagabond, Ghost in the Shell, Hellsing, Black
Lagoon, Ikigami, Elfen Lied, Another, Battle Angel Alita, Zetman ve Drifters.
Gönül Öztopuz-Gerekli Şeyler
30 Ekim 2012 Salı
Yattım kalktım manga yaptım!
Hemen hemen ilk sayılarından itibaren manga hazırlayan biri olarak manga hazırlamanın zorluklarından bahsedelim, normal çizgi roman hazırlamanın da kendine has zorlukları olsa da manga, bu konuda tamamen diğer çizgi roman türlerinden hemen ayrılıyor, ve hazırlık aşamasında kendini belli ediyor (Burada kitabın tamamen tersten hazırlanıyor oluşundan bahsetmeyeceğim bile!).
Özellikle de bu
hazırlık aşamasında çeviri, doğrudan Japonca’dan yapılıyorsa, işler daha da bir
karmaşıklaşıyor, mangaların grafiksel hazırlığındaki zorlukları başlıklar
altında sıralarsak ilk karşımıza çıkan sorun olarak “manganın dili” geliyor,
daha sonra bunu balonlama şekli takip ediyor ve hemen ardından da mangaya özgü
efektler geliyor.
Şimdi bu sıralamayı
biraz açacak olursam, öncelikle dil konusunda karşılaşılan zorluklardan
bahsedeyim.
İngilizce çizgi
romanları hazırlarken, elimizde mevcut olan İngilizce materyallere bakarak
çeviride hangi balona hangi sözcük gelecek, bunu görebiliyoruz; herhangi bir
karışıklık olduğunda veya balonlama sırası karıştığında elimizdeki orjinal
materyale bakarak hatayı görüp hemen müdahele şansımız oluyor. Ancak mangada
işler kesinlikle bu şekilde yürümüyor, mangalar orjinal dilleri olan Japonca’dan
çevrildiği için balonlamayı yaparken, çevirmenden gelen çevirileri belirli bir
balonlama sırasına göre yerleştiriyor ve en ufak bir hatada, sayfalar arasında
boğuşmak zorunda kalabiliyoruz. Çünkü orjinal materyale baktığımızda, bize klavuzluk
yapacak en ufak bir bilgiye ulaşamıyoruz, nitekim Japonca tamamen uzak
olduğumuz bir dil. Gördüğümüz sadece bize anlamsız gelen işaretler oluyor.
Diğer bir sıkıntı
ise balonlama, İngilizce çizgi romanlar Türkçeleştirilirken mevcut çeviri, çoğu
zaman orjinal materyaldeki balonlara uyar, nadir de olsa balonlara müdahele
etmemiz gerekir ve pek olumsuz bir sonuçla karşılaşmayız ancak söz konusu bir
mangaysa burada da işler biraz ters gidebiliyor. Japonca, yukarıdan aşağı
yazıldığı için, balonlama da genelde buna uygun olarak yuvarlak veya oval değil
de daha çok üstten aşağı elips şeklinde oluyor ve bu tamamen Latin tabanlı
soldan sağa (veya tersi) olan alfabeye ters düşüyor. Burada genelde orjinal
materyale müdahele etmemiz gerekiyor ancak elimizi kolumuzu bağlayan unsurlar
var.
Öncelikle,
hazırladığımız manga, dokümanları yüksek çözünürlüklü ve tek katman imaj
dosyası olarak geldiği için balonlara kolayca müdahele etmek söz konusu değil. Burada balona müdahele ederken çok da esnek
olduğumuz söylenemez çünkü balonu diğer çizgi romanlar gibi enine fazla genişletmek
sayfada doğal olarak çirkin bir görüntü oluşturuyor, ayrıca mangaların
balonlama şekline bakarsak, fazla genişleteceğimiz bir balonun, karakterin
suratını kapatması olası. Bu yüzden burada yapacağımız müdahaleler minimumla
sınırlı. Minimum müdahele yapılan balonlarda ise, heceleme ister istemez çok
fazla oluyor. Bu sefer bunu dengelemek için yazı tipine müdahele etmemiz ve
maksimum okunabilir düzeyde kalacak şekilde yazı tipinin harf aralarındaki
boşlukları ve fontun enine olan genişliği üzerinde değişiklik yapmamız
gerekiyor.
Zor balonlamaya bir örnek. |
Bunun haricinde
yazarların anlatımda kullandığı başka bir şekil ise balon haricinde yazı
kullanma, bu yazılar bazen gövde üzeri, bazen boyun bazense tamamen bir sahne
üzerine olabiliyor, burada ise bu yazıların üstünü kapatmak yerine orjinal
çizime zarar vermeden yazıyı silmek ve boş kalan kısımları tekrar çizerek
üzerine Türkçe yazıyı yerleştirme (özellikle bu kısımlar inanılmaz vakit alıyor)
yöntemini kullanıyoruz. Buraya kadar
yaşadığımız zorluklar sırasında kaybettiğimiz zaman ise iki farklı çizgi romanın
baskı hazırlığına eşit süre kadar oluyor.
Son olarak ise
mangaların kendine özgü efektleri karşımıza çıkıyor, bu efektler genelde
balonlamadan bağımsız ve hikâyenin anlatıldığı çizimlerin içinde oluyor,
genelde anlatımda kullanılan yazıdan büyük olmalarına rağmen iki veya üçüncü bakmada
ancak kendisini görebildiğimiz kadar küçük olan efektlerde oluyor. Bunları
sayfadan tamamen kaldırmak veya üzerini Türkçe efekt ile kapatmak hem işin
kolayına kaçmak hem de manga ruhuna tamamen saygısızlık gibi olduğu için,
genelde orjinal efektin yanına Türkçesini koyuyoruz.
Bunun iki farklı
zorluğu var, öncelikle Japonca’da “sert bakmak” gibi, bizim tamamen uzak olduğumuz
efektlerin Türkçe’ ye çevrilmesi -ki bu kısmın grafikle alakası yok, ancak
inanılmaz vakit alan bir işlem- ikincisi ise zaten hem balon, hem çizim, hem de
efektin olduğu bir sayfada ayrıca Türkçe efekt koymak için uygun alan yaratmak.
Yine burada bize gelen dokümanın katmansız olması sebebiyle Photoshop'la
sayfalarda oldukça vakit harcıyoruz. Mangalara Türkçe efekt koyarken, balonlanmış
olan mangaya baştan başlayıp her sayfaya yeniden tek tek dönüyoruz. Bu işlem
zorluğundan ziyade balonlama gibi baştan sona tekrar yapıldığı için bir kitabı
sıfırdan yapmak kadar vakit alıyor.
Zorluklar dahiline
girmeyip sadece mangaya özgü olmayan ve diğer çizgi romanlarda da yapılan işlemler
ise düzeltiler. Balonlama ve efekt yerleştirmesi hazır olan bir manga önce
editör tarafından kontrol edilip bulunan hatalar veya anlatımı bozan cümleler tekrar
düzeltilir ve prova baskıya gönderilir, prova baskısından gelen iş son bir kontrolden
geçirilip gerekli değişiklikler son kez yapılır ve manga baskıya gönderilir.
Sonuç olarak
okuyucunun tek seferde okuduğu bir manganın sadece grafiksel hazırlığı sırasında
minimum dört defa okunup ve üç defa sıfırdan hazırlanma süresi kadar vakit
aldığını söyleyebilirim. Tabi yazının başında da bahsettiğim gibi, burada
sadece grafik hazırlık süresince yaşanan zorluklar var. Daha ayrıca ele alınması gereken ve gerek editör
olarak, gerek çevirmen olarak karşılaşılan zorluklar da mevcut.23 Ekim 2012 Salı
ERKEKLER LİGİNDE DİŞLİ BİR KADIN MACERACI: SPIDER-WOMAN!
Gerçek Adı: Jessica Miriam Drew
Meslek: Maceracı, Özel Araştırmacı, Casus
(Espionage Ajanı), Sekreter, Öğretmen
Yasal Durum: ABD Vatandaşı, İngiliz Vatandaşı
Doğum Yeri: İngiltere
Medeni Durumu: Bekar
Bilinen Akrabaları: Jonathan Drew (babası, ölmüş) ,
Miriam Drew (annesi, ölmüş)
İlk Görünüm: Marvel Spotlight #32 (1977 yılında)
Uzunluk: 1.78 Metre ( 5ft 10")
Ağırlık: 59 Kilogram (130 lbs.)
Göz Rengi: Yeşil
Saç Rengi: Kumral
Tanımlayıcı Özellikler: Jessica’nın doğal saç rengi kumral olmasına rağmen, genellikle saçını simsiyah boyamayı tercih eder. Siyah saç, daha önceleri, Jessica’nın Spider-Woman olduğu zamanlarda kimliğini saklamak için kullandığı bir peruk olsa da şimdi kendi doğal saçı haline gelmiştir.
Orijini:
Jessica Miriam Drew’ün ailesi
Jonathan ve Miriam Drew adındaki iki bilim insanıdır. Bu bilim insanları,
hayatlarını, örümceklerin çevre adaptif yeteneklerini, DNA’ ları içerisindeki
elementlerden insan genomu içine
aktarmaya adamışlardır. Jessica’nın doğumundan önce ikili, Wundagore Dağı’na
taşınarak, General Wyndham’ın himayesinde, HYDRA’nın sağladığı finansmanla
araştırmalarını sürdürmüşlerdir. Bu araştırmalar ve deneyler sırasında,
Jessica’nın annesi, çeşitli türlerdeki örümceklerin fiziksel özelliklerini
kapsayan DNA’yı içeren lazer ışınına maruz kalmıştır. Henüz anne karnında olan
Jessica, O’na birçok değişik örümcek gücünü veren özellikleri bu şekilde
almıştır. Jessica’nın ailesi, o
doğduktan bir süre sonra esrarengiz koşullar altında ortadan kaybolmuşlar ve
gitmeden önce O’nu, Wundagore Dağı’nda, Bova adındaki kadına bırakmışlardır. Jessica,
daha sonra HYDRA’nın bünyesinde, Taskmaster tarafından dövüş sanatları üzerine
eğitilmiş ve kendine özgü güçleri etkili bir şekilde kullanmayı öğrenerek
ölümcül bir suikastçiye dönüşmüştür.
Yaratılışı:
Spider-woman ilk olarak, 1977
yılında Marvel Spotlight’ın 32. Sayısında ortaya çıkmıştır. Archie Goodwin, Sal
Buscema ve Jim Mooney tarafından yaratılan Spider-woman, 1970’lerde kısa bir
popülerite yaşamıştır. Bu süreçte kendi düzenli serisi olan Spider-woman
(toplam 50 sayı), daha sonra popülerliğini kaybederek neredeyse unutulmuş ve
yıllar sonra, yirmibirinci yüzyılda yeniden dirilerek New Avengers üyesi olarak
boy göstermeye başlamıştır.
Karakter Gelişimi:
Jessica’nın orijininin asıl
hikayesi, Jonathan ve Mirriam Drew’ün kızları olarak Londra, İngiltere’de doğması
ile başlar. Genç yaşta Jessica, Transia yakınlarındaki Wundagore Dağı’nda
yaşarken öldürücü miktarda radyasyonla zehirlenir. Hayatını kurtarmak için bir
girişimde bulunmak isteyen babası, O’na
ışınlanmış örümcek kanına dayanan deneysel bir serum enjekte eder.
Serumun anlaşılır bir etkisi olmadığına inandıkları için, “High Evolutionary” olarak da bilinen bir
adam O’nu genetik hızlandırıcının içerisine sokar. Hızlandırıcının
içerisindeyken, giderek yavaşlayan oranda yaşlanır.
Sonunda, Kont Otto Vermis’in kontrolü
altındaki HYDRA O’nu bularak bir HYDRA ajanı olarak yetiştirir. O’na sahte bir
erkek arkadaş vererek daha sonra genç adamı öldürecek kadar ileri giden HYDRA,
bu şekilde Jessica’yı yavaş yavaş ele geçirir. Titizlikle Taskmaster tarafından
eğitilen Spider-woman, bütün bu beyin yıkama ve manipulasyonlar sonucunda insan
olmadığına, aslında evrim geçirmiş bir örümcek olduğuna inandırılır. Bu süreçte “Arachne” takma adını alan
Spider-woman, Jessica’nın HYDRA’nın gerçek yüzünü gördüğü ana kadar, bir HYDRA
ajanı olarak Nick Fury ve S.H.I.E.L.D ‘le savaşır.
Yeni hikayede ise Jessica’yı
HYDRA’ya kabul eden Otto Vermis, artık yaşlı ve emekli bir HYDRA ajanıdır.
Jessica ise annesini bulmaya giden yolda bilgi sahibi olmak için bu yaşlı adamı
baştan çıkaracaktır. Bir diğer değişiklik ise, altıncı yüzyıl büyücüsü
Magnus’un ruhunun, Jessica’nın babasına asla hakim olmamasıdır. Magnus’un on
yıllar sonra, Jessica’ya pekçok macerasında yardım edişinin nedenini açıklayan
bu detayın değiştirilmesi, zaman zaman karışıklığa sebep olmuştur.
Diğer Spider-woman Karakterleri:
Birkaç diğer karakter de
Spider-Woman karakteristiği göstermiştir. İlk “Secret Wars” da yer alan Julia
Carpenter, genetik değişime uğramış ve kısa bir süre de olsa bu ünvana sahip
olmuştur. Mattie Franklin de sonradan kazanılan güçlerle bir süreliğine
Spider-woman olarak anılmıştır. Dr. Octopus tarafından genetik olarak modifiye
edilen Charlotte Witter adlı süper-kötü ve “Gizli İstila” hikaye örgüsündeki
Queen Veranke de kendilerini Spider-woman olarak tanıtmışlardır.
Spider-Woman’ın Yer Aldığı Hikayeler:
Spider-woman adını aldıktan sonra
Jessica, yeni kimliğini kullanarak, Londra’dan başlayarak babasının katilinin
izini surer. Bu süreçte HYDRA tarafından yeniden ele geçirilip beyni
yıkandıktan sonra onlar adına çalışmaya başlayacaktır. Bu, O’nu Ben Grimm’le
doğrudan bir çatışma içerisine sürükler. HYDRA’nın beyin yıkaması tersine
çevrildiğinde, “Thing” ve “Mystic Modred” ile sihir ve büyü yoluyla savaşacaktır.
Jessica, daha sonra Morgan Le Fey’in
ajanı olan Excalibur ile savaşır. Morgan’ın ezeli düşmanı olan “Büyücü Magnus”
ile karşı karşıya gelir. Karşılaşmalarından itibaren Magnus, Spider-woman’ın en
güçlü müttefiklerinden birisi haline gelir. Daha sonra Magnus, Jessica’ya O’nu
Los Angeles’ta yeniden bulması için bilgi sağlayacak ve kostümlü suç savaşçısı
olarak kendi kariyerine başlaması için de fırsat verecektir. Los Angeles’ta
bulunduğu sırada Jessica, Morgan Le Fey’in
hayaletine rastlar ve babasının katillerinin izini sürer. Bu sırada Jessica, S.H.I.E.L.D
ajanı Jerry Hunt tarafından Los Angeles’a kadar takip edilir ve O’nunla romantik
bir ilişkiye başlar.
Spider-woman oluşunun ilk
zamanlarında Jessica, Los Angeles’taki varlığını gizli tutmayı tercih eder. “Grimm
Kardeşler”, “Hangman”, “Enforcer”, “Needle”, “Hammer”, “Anvil”, “Nekra”, “Silver
Samurai”, “Viper”, “Waxman” gibi süper güçlü düşmanlarla savaşırken, “Werewolf”,
“Shroud” gibi müttefiklere de sahip olur.
Jessica, feromonlarının gerçek
doğasını keşfetmeye çalışır. Sonunda erkekler için güçlü bir cinsel cazibe,
kadınlar içinse antipati oluşturan feromonlarını kullanmayı öğrenir. Araştırmaları
O’nu Hatros Enstitüsü’ne ve ilk gerçek işine götürür. Burada sekreter olarak
çalışarak; herhangi bir yan etki olmaksızın insanlar arasında dilediği gibi
dolaşabilmesi için, feromonlarını bastıran ücretsiz bir tıbbi tedaviye
ulaşabilmektedir. Shroud’un yanında Nekra’ya karşı savaşırken feromonlarını
dilediği zaman salgılamayı öğrenir. Hatros Enstitüsü’nde zirvedeyken Jessica’nın
Nekra ile karşılaşması, işini kaybetmesine neden olacaktır.
İşsiz günlerinde, Jessica,
hırsızlık yapmayı bile düşünür fakat bundan son anda vazgeçer. Spider-Man ile
karşılaştıklarında, Spider-Man O’na, eşsiz yeteneklerini zorda kalan insanları
kurtarması için kullanmasını öğütler. Jessica bu öğüdü dinleyerek suçlulara
karşı bir kelle avcısı olur. Daha sonra “Hornet” adını alacak olan eski FBI
uzmanı Scotty McDowell ile birlikte çalışır. Onlar birlikte çalışırken ilişkisi
sona erer ve bundan sonra Jessica, San Francisco’da en yakın arkadaşı Lindsay
McCabe ile yaşamaya ve lisanslı bir özel araştırmacı olarak çalışmaya başlar.
Özel araştırmacı olarak
çalışırken Jessica bir savaşta Viper ve Silver Samurai ile karşı karşıya gelir.
Bunun sonucunda iki şey açığa çıkacaktır. Bunlardan ilki, Lindsay McCabe’nin
Spider-woman’ın Jessica olduğunu öğrenmesi, diğeri ise Viper’ın Jessica’nın
gerçek annesi olduğunu iddia etmesidir. Viper’ın aslında Miriam Drew olup
olmadığı açıklanmamakla birlikte, ikisi arasındaki benzerlik esrarengizdir ve
HYDRA ajanlarını bile şaşırtmıştır. Ancak Viper’ın Chthon’un piyonu olduğu
görülse de O, Jessica’yı incitmektense Chthon’a ihanet etmiştir. Jessica, daha
sonra Viper’la yeniden savaşır, bu defa Viper Jessica’nın beyninin O’nun annesi
olduğuna inanacağı şekilde yıkandığına inanmıştır. Bundan kısa bir süre sonra Jessica,
Giant-Man’I kurtarmak için ayrıcalıklı güçlerinden vazgeçmiştir.
Jessica, Magnus’la birlikte
altıncı yüzyıl İngiltere’sine astral seyahat ederek Morgan Le Fey’in güç
gösterisi yapmak için kullandığı, arkadaşlarının ruhlarını serbest bırakmaya
çalışır. Morgan’ın hakkından gelmeyi başarır ancak ruhu ondan uzaklaştığında,
Jessica’nın insan vücudu ölür. Jessica’nın öldüğüne inanılır ve Büyücü Magnus,
Jessica’nın varlığının tüm izlerini insanlık üzerinden silmek için bir büyü
yapar. Buna rağmen büyü hatalı olur, Tigra ve Shroud Jessica’nın ölü vücudunu
keşfederek Avengers ve Doctor Strange’le irtibat kurarlar. Aslında Jessica’nın
astral düzlemde sıkışıp kaldığı ve kendi bedeni ile iletişim kurmaya çalıştığı
anlaşılır. Avengers ve Doctor Strange, astral düzleme seyahat ederek Morgan Le
Fay ile savaşır, gerçekte O da astral düzlemde sıkışmıştır. Morgan, Avenger’ların
Jessica’yı diriltme çabalarını engellemeye çalışır. Sonunda Doctor Strange,
Jessica’nın ruhuyla bedenini birleştirmeyi ve Morgan’ı tuzağa düşürmeyi başarır
ancak herşeyin bir bedeli vardır: Jessica’nın biyoelektrik güçleri yok olmuş ve
Magnus astral gücünü, Jessica’yı yaşama döndürmek adına feda etmiştir. Buna
rağmen Jessica, yaşama dönüşünden ötürü minnettardır ve Spider-woman
kimliğinden vazgeçer. Hayatına, San Francisco’da özel araştırmacı olarak devam
eder, Lindsay McCabe ve ara sıra da Tigra, Shroud ve X-Men O’na yardımcı olurlar.
Jessica Drew, partneri Lindsay
McCabe ile birlikte sık sık Madripoor’a özel araştırmacı olarak uğrar. Bu süre
boyunca, biyoelektriği deşarj etme yeteneğini kaybetmiş olsa da yavaş yavaş
diğer örümcek güçlerini geri kazandığını fark eder. Hala insan-üstü güç ve
çevikliğe, duvarlara tırmanma yetisine sahiptir. Bir noktada, Wolverine ile
savaşır. Buna rağmen Wolverine’in alter-egosu olan Patch ile müttefik ve sırdaş
olur ve O’na San Francisco’ya dönmesinde yardım eden pilot Archie Corrigan ile
de iyi bir arkadaşlık kurar.
Jessica’nın hayatı, Charlotte
Witter’ın O’nun güçlerini çalarak kendine Spider-woman lakabını vermesine kadar
bir düzen içerisindedir. Bu olaydan sonra Jessica, özel araştırmacılığın
yanında, Mattie Franklin’e öğretmenlik ve akıl hocalığı yapacaktır. Mattie
Franklin, Spider-woman kimliğini üstlenerek, Spider-woman olan üçüncü kadındır.
Jessica, Mattie ile iki olayı araştırırken güçlerini yeniden kazanmaya
başladığını fark eder. Örümcek güçlerinin hemen hepsini geri kazanmasına rağmen
güçleri dengesizdir. Örneğin, zehir patlamaları bir dövüşte son derece
etkiliyken başka bir durumda tamamen etkisiz olabilmektedir.
New Avengers (İntikamcılar)
Amerika’da Norman Osborn’un
yasaları kontrolü ve emirleriyle kurduğu karanlık saltanatı süresince, Jessica,
Wolverine tarafından New Avengers’a katılması için davet edilir ve gidecek
başka bir yeri olmadığı için bunu kabul eder. Diğer Avengers’ları S.H.I.E.L.D’ ın
artık var olmadığına dair uyarır, daha sonra da Luke ve Jessica Jones’un
bebeği, Danielle’in bulunmasına yardım edecektir. Iron Fist ile birlikte HYDRA
üssüne saldırarak Jarvis kılığına bürünen Skrull olup olmadığını bulmaya
çalışırlar. Daha sonra da Red Hulk’ın kimliğini keşfetmeye çalışan Lady
Liberators’a katılır.
New Avengers’la birlikteyken,
Hood ve çetesi ile, Norman’ın saltanatının sona ereceği Siege of Asgard’a
katılmadan önce de Dormammu /Hood ile karşılaşır. Jessica daha sonra yeniden
düzenlenen Avengers takımına iç çekirdek üyenden (Iron Man, Thor, Captain
America) hemen sonra katılır.
Spider-Woman’ın Gücü ve Yetenekleri:
Örümcek kanından türetilen özel
bir serum ve yüksek miktarda radyasyona maruz kalmanın kombinasyonuyla Jessica,
insan üstü birçok özelliğe sahip olmuştur. İnsan üstü güce, hıza, reflekslere,
çevikliğe, dayanıklılığa ve sağlamlığa sahip olmuştur. Biyoelektrik enerjiyi
bir noktada toplayarak zehir patlamaları üretme yeteneğine sahiptir. Bu
patlamalar, normal bir insanı sersemletici ve hatta öldürücü etkide olduğu
gibi, avuçiçi ve tabanlarından bilinmeyen bir yapıştırıcı madde salgılayarak hemen
hemen her yüzeye yapışma yeteneğini de gösterir. Jessica, bütün zehirlere,
ilaçlara hızlıca bağışıklık oluştururken, radyasyona karşı da tamamen
bağışıklıdır. Bedeni, yüksek konsantrasyonlu feromon salgılarken bu, erkeklerin
cinsel cazibe duymalarına neden olurken kadınların da korku hissetmelerine
neden olur. Genellikle, bu etkiyi azaltmak için kimyasal bir “parfüm”
kullanmaktadır. Tekli serilerinde genel olarak insan-üstü hisler
göstermektedir. Jessica, birden çok defa güçlerini kaybedip geri kazanmış
olmasına rağmen, bu günlerde güçleri yeniden ortaya çıkmış ve eskisinden de
daha güçlü hale gelmiştir.
Güçlerine ek olarak, Jessica
muhteşem bir teke tek dövüş ustasıdır. Taskmaster’ın eğitmenliği boyunca boks,
judo, karate, kapoeira gibi pek çok dövüş tekniğinde eğitim görmüştür. Eskrim
eğitimiyle birlikte değişik türlerdeki silahları kullanma eğitimi de alan
Jessica, önceleri HYDRA, sonda da S.H.I.E.L.D tarafından gizli operasyon, gizli
harekat, casusluk, bilgi toplama konularında da eğitilmiştir. Korece, Rusça,
Fransızca, İspanyolca, Portekizce ve Almanca gibi çok sayıda yabancı dil
konuşabilmektedir.
Spider-Man gibi diğer Avengers’larla
aynı fiziksel seviyede olmamasına rağmen kendi becerilerini ve reflekslerini,
çok zor durumlarda kullanma konusunda diğerlerinden daha da kabiliyetli gibi
görünmektedir.
Gönül Öztopuz
15 Ekim 2012 Pazartesi
Hellsing ve Berserk
Manga serilerimizi Bleach'den sonra Hellsing ve Berserk ile genişletiyoruz, Hellsing ve Berserk ile ilgili ayrıntılı bilgi ve tanıtımlar facebook, twitter ve bloğumuzda olacak yakında.
12 Ekim 2012 Cuma
10 Ekim 2012 Çarşamba
Alice Harikalar Diyarı’nda dolaşan bilim adamı: Henry Pym (Ant-Man - Giant Man - Goliath - Yellowjacket) Bölüm 1
Gerçek Adı: Dr. Henry "Hank" Pym
Meslek: Maceracı, Biyokimyacı, Avengers topluluğunun eski
yöneticisi
Kimlik: Halk tarafından biliniyor
Yasal Durum: ABD Vatandaşı, vatana ihanet suçundan
hüküm giymiş ve bu karar daha sonra düşmüştür
Eski Takma Adı: Ant-Man, Giant-Man, Goliath, Yellowjacket
Doğum Yeri: Elmsford, New York
Medeni Durumu: Dul, daha sonra yeniden evlenir ve
boşanır
Bilinen Akrabaları: Maria Troyava (ilk eşi, ölür) , Janet Van
Dyne (ikinci eşi, boşanır)
Harekat Üssü: Avengers Malikanesi, New York City, New
York, (daha öncesinde) Avengers Topluluğu, Los Angeles, California
İlk Görünüm: (Pym olarak) TALES TO ASTONISH #27, (Ant
Man olarak) TALES TO ASTONISH #35, (Giant Man olarak) TALES TO ASTONISH #49,
(Goliath olarak) AVENGERS #28, (Yellowjacket olarak) AVENGERS #59
Uzunluk: 1.83
Metre (6 ft.)
Ağırlık: 83.91
Kilogram (185 lbs.)
Göz Rengi: Mavi
Saç Rengi: Sarışın
Güç Seviyesi: Yellowjacket ve Ant Man olarak, kendi
yaşındaki normal bir adam kadar güce sahiptir. Normal bir erkeğin gücüne ek
olarak yoğun bir egzersiz programıyla daha fazla dayanıklılığa sahip olmuştur.
Bu güç seviyesini, Yellowjacket ya da Ant Man olduğu zamanlarda, bir böcek
boyutuna küçüldüğünde de elinde bulundurmaktadır. Giant Man ya da Goliath’a
dönüştüğünde, dev ölçülere sahipken Pym’in gücü boyunun uzunluğu ile doğru
orantılı olarak artış gösterir. Örneğin; 304.8 cm (10 feet) uzunluğundayken, 453.59
kg (1000 pound) kaldırabilmekteyken, 762 cm uzunluğunda (25 feet) iken 10 ton, 3048
cm iken (100 feet) tam olarak 50 tonluk ağırlığı rahatça kaldırabilmektedir. 25
feet uzunluğundan sonra ne kadar büyürse, Pym’in kendi kütlesini kontrol etmek
için kullanmak zorunda olduğu güç de artmaktadır.
Bilinen Olağanüstü
Özellikleri:
Ant Man ve Yellowjacket olarak, Henry Pym
kendisini bir sineğin boyuna indirgeyebilir. Bu da “Pym parçacıkları”
olarak da bilinen atomaltı parçacıklarına kadar küçülebilme özelliği olduğunu
göstermektedir. Pym Parçacıkları’nın doğası, kaynağı ve mekaniği gizemini
korumaktadır. Bilinen hikaye; Pym’in “Pym Parçacıkları” içeren iksiri içmesi
şeklindedir. Bu parçacıklar, beyin nöronlarının elektrik uyarıları ile
etkileşime geçerek, “küçülme alanı” olarak adlandırılan bir organizma
yaratmıştır. Bu alan aktive olduğunda, tüm vücudu istediği ölçüde
küçülebilmektedir. Genellikle kendisini 2,5 cm uzunluğuna küçültmeyi tercih
etse de bu uzunluk ile normal uzunluğu arasında herhangi bir uzunlukta değişebilmektedir. Normal ölçülerine dönebilmek için, Pym, farklı tipte
parçacıklar içeren farklı bir iksiri içmektedir. Bu parçalar, beyniyle etkileşime
geçerek “büyüme alanı” adı verilen bir başka organizma yaratır ve bu organizma,
zihinsel komutla harekete geçer. Bu nedenle Pym, normal ölçülerine dönebilmekte
ve sahip olduğu gerçek kütleyi ekstra boyutlardan geri kazanabilmektedir.
Garip bir şekilde, Pym’in kütlesi karınca boyutunda ekstra boyut
kazanabilmekteyken, ağırlığı bir sineğinki kadar azalmasına karşılık o
ölçüdeyken bile normal insan ölçüsünde sahip olduğu güçlere tamamen
sahiptir.
Pym parçacıklarının beyni ile
etkileşime geçerek Giant Man ve Goliath olarak dev ölçülere ulaşmasının, sağladığını da keşfeden Pym, bunun vücudundaki kas ve kemikleri, ağırlığı da
aynı şekilde etkileyerek O’na insan üstü güç verdiğini de fark edecektir.
Sürekli olarak Pym parçacıklarına
maruz kaldıktan sonra, bunun sonucu olarak Pym, sadece irade gücü ile kendi
boyutlarını istediği an ve ölçüde değiştirebilir hale gelecektir.
Yıllar boyunca Pym’in, devasa
boyutlara büyümesiyle beraber vücudunda bir takım zorlanmalar oluşmuş ve büyüme
yeteneklerine sınırlamalar meydana gelmiştir. Pym’in insan üstü güçlerini
kaybedip kaybetmediği belirsizdir. Muhtemelen, uzun süredir kullanmadığı için
onları kaybetmiş olabilir.
Yetenekleri:
Dr. Henry Pym, dünyanın önde gelen
biyokimyacılarından olmasının yanında, atomaltı parçacıklar fiziği ve robotlar
konusunda dikkate değer bir uzmanlığa da sahiptir.
Özel Eşyalar:
Ant Man olarak “sibernetik başlık”
giyen Pym, bu sayede, karıncalar ve diğer böceklerle ilkel de olsa telepatik
iletişime geçebilir ve onların zihinlerini bir süreliğinde de olsa kontrol
edebilir.
Yellowjacket olarak, bu başlığın
minyatür versiyonlarını yanında taşıyan Pym, aynı telepatik iletişimi Yellowjacket
formunda da kurabilmektedir. Yellowjacket olduğunda, eldivenleri içerisinde
değişken akımlar yayan elektrik civatalarına sahip elektrikli “arı iğneleri”
taşımaktadır. Kostümü, uçabilmesini sağlayan yapay kanatlar içermektedir.
Goliath olduğunda, Pym, bütün
laboratuvarını bir mikroçip boyutuna küçültebilir. Çeşitli bölmeleri olan
üniforma kemerinde minyatür hale getirilmiş pek çok ekipman mevcuttur.
Tarihçesi:
Dr. Henry Pym, pek çok bilimsel
alanda kendini kanıtlamış Amerikalı bir biyokimyacıdır. Doğduğu Macaristan’da
siyasi muhalif olan (ve doğduğu topraklardan kaçan) Maria Troyova adındaki
cesur ve güzel bir kadınla evlidir.
Amerikan vatandaşlığının Maria’yı
koruyacağına safça inanan Henry ve Maria Pym, evlendikten kısa bir süre sonra Macaristan’a
giderler. Burada gizli servis ajanlarıyla karşı karşıya gelirler. Henry Pym
bayıltılır ve bu sırada Maria da öldürülür. Henry Pym, Maria’nın ölümüyle
perişan olur gelecekte gaddarlık ve adaletsizlikle savaşmak için elinden ne
gelirse yapacağına yemin eder.
Amerika Birleşik Devletleri’ne
geri döndüğünde Pym bir grup atomaltı parçacık keşfeder ve bu parçacıklar
gelecekte “Pym Parçacıkları” olarak tanınacaktır. Pym manyetik alanlar
uygulayarak bu parçacıkları iki farklı serum içerisinde hapsetmeyi başarır.
Bu serumlardan ilki, insanların
ve nesnelerin boyutlarını küçültürken ikincisi de onları normal boyutlarına
geri döndürmektedir. Pym küçültücü serumu kendi üzerinde uyguladığında
beklediğinden çok daha güçlü bir buluş yaptığını anlar: Küçültücü serum, O’nu
bir karınca boyutuna indirgemiştir. Pym bir karınca yuvasında hapsolur ve
karıncalar tarafından kovalanmaya başlar. Güçlükle kaçmayı başarır ve diğer
serumu içerek kendi normal boyutuna döner. Her iki serumun da son derece
tehlikeli olduğuna karar verir ve serumları yok eder. Ancak haftalar sonra kararını
tekrar düşünerek serumları yeniden yaratmaya ve bu keşfi insanlardan saklamaya
karar verir. Karınca yuvasındaki deneyiminden sonra, Pym karıncalarla ilgili
araştırma yapar ve antenleri vasıtasıyla birbirleriyle elektirik akımları göndererek
iletişime geçtiklerini teorize eder. Aylar süren çalışmaları sonucunda Pym ilk
sibernetik başlığını yaratarak elektrik dalgası transferi ve alışverişi ile
karıncalarla iletişim kurmayı başarır. Bu küçültücü iksiri günün birinde tekrar
kullanmak isteyebileceğini hesaba katarak Pym kendisi için koruyucu bir kostüm
dizayn eder. Uzun süre bu buluşunu kendisine saklamayı tercih edecektir ancak…
Pym günün birinde hükümet
tarafından,daha önceki çalışmaları göz önüne alınarak, insanların limitli
olarak radyoaktiviteye karşı bağışıklık kazanmalarına yarayan bir gaz
hazırlaması için görevlendirilir. Hükümet, diğer dört bilim adamını da O’na bu
çalışmada yardımcı olmaları için görevlendirmiştir. Sovyet İstihbarat Örgütü
K.G.B, Pym’in projesini öğrenir ve Pym ile asistanlarını kendi
laboratuvarlarında rehin alır. Hazırlanan gazın tüm formülünü tek bilen kişi Pym
olduğu için K.G.B tarafından tehdit edilse de formulü söylemeyi reddeder. Ajanlar
bunun üzerine laboratuvarı karış karış ararlar ve Pym’i asistanlarını ölümle
tehdit ederler. Gizlice sibernetik başlığını takan ve kostümünü giyen Pym
küçültücü formul ile kendisini bir
karınca boyutuna küçültür. Laboratuvarın dışındaki bir karınca yuvasına kaçarak
başlık yoluyla büyük sayıdaki karıncayı kontrolü altına alır ve onlara ajanlara
saldırma emir verir. Karıncalar saldırganların hakkından gelir ve Pym asistanlarını
kurtarmayı başarır sonra da normal boyutuna geri döner. Bundan sonra Ant Man kimliğini kullanarak
“Egghead” Elihas Starr adında, en büyük düşmanı olan cani bilim adamı da dahil
olmak üzere, pek çok tehditle savaşacaktır.
Kosmos adlı gezegenden gelen bir uzaylı,
Vernon van Dyne adındaki bilim adamını öldürdüğünde Pym, Ant Man gizli
kimliğini, van Dyne’ın kızı Janet’e ifşa eder. Janet babasının intikamını almak
için yemin etmiştir. Pym Janet’a Pym parçacıkları içeren küçültücü serumu nasıl
kullanacağını öğretir ve biyoteknik kullanarak O’na böcek boyutuna
indirgendiğinde böcek kanatlarına benzer kanatlar geliştirme yeteneğini verir. Janet
van Dyne, bir yabanarısına dönüşerek Ant Man’e yardımcı olur ve katil
Kosmosian’ı beraberce alt ederler. Pym ve van Dyne birbirlerine zaman
içerisinde aşık olurlar, van Dyne Pym’e ilk eşi Maria’yı hatırlatmaktadır. Pym
ve van Dyme, kostümlü kimlikleri içerisinde suçla savaşan bir çift olur ve
Avengers takımının kurucuları arasında yer alırlar.
Pym daha sonra Pym parçacıkları
içeren bir dizi kapsül geliştirir. Bu kapsüller sayesinde hem kendisi hem de
van Dyne istedikleri boyutlara kolayca büyüyüp küçülebilirler. Bundan sonra
Pym, suçlularla savaşırken gücünü dev boyutlara sahipken kullanmayı tercih eder
ve bu boyuta sahipken Giant Man adını alır. Önceleri 3,5 metre boyuna
ulaştığında kendi ağırlığını kontrol edemezken sonraları bundan çok çok fazla
yüksekliklere, örneğin 30 metreye ulaştığında bile rahatça hareket edebilecek
hale gelse de, 3,5 metreden daha dev boyutlarda yüksekliğiyle orantılı olarak
daha zayıf hale gelir.
Ancak, vücudunun ölçülerini dev
boyutlara ulaştırması ile Pym’in vücudunda zorlanmalar sonucu ölümcül
olabileceğine inandığı hasarlar oluşmuş, Giant Man ve Wasp olarak kariyerlerine
devam etmelerinin özellikle van Dyne için tehlikeli olduğuna karar vermiştir.
Bunun üzerine van Dyne’dan kostümlü suç savaşçılığından emekliye ayrılmasını
isteyerek kendisi de kariyerine son vermiştir. Bundan bir süre sonra Pym ve van
Dyne, Sub-Mariner’ın New York City’e doğru harekete geçtiğini öğrendiklerinde,
Avengers’ları uyarmak için harekete geçmişlerdir. Van Dyne, Wasp halindeyken
ilk denizaltı halkının lideri Attuma ve daha sonra da Collector tarafından
yakalanır. Avengers’lara van Dyne’ın kurtarılmasında yardımcı olmak amacıyla
Pym, büyüme gücünü yeniden kullanmaya karar verir. Bunun üzerine, yeni bir
kostüm tasarlar ve bu defa Goliath adını alır. Uzun yıllardır Pym ve van Dyne,
sadece irade gücü ile istedikleri boyutlara erişebilmekteyken Pym, bu defa
yalnızca 7,5 metre boyuna erişebilmekte ve bu boyda kalmayı yalnızca 15 dakika
başarabilmektedir. Avengers’larla Collector’a karşı olan savaşta, Goliath, 15
dakikadan uzun süre bu boyutta kalmış ve Pym, gerçek boyutuna dönmeyi
başaramayıp 3 metrenin altına inememiş ve 3 metre uzunluğunda bir insan olarak
kalmıştır. Nihayet Pym, karınca boyuna inmeyi başarabilmişse de normal boyuna
bir daha dönememiştir. Collector, Pym’i deneylere tabi tutup yeniden Goliath
olabilmesine ( 7,5 metre boyunda 15 dakika kalabilmesine) olanak vermiştir.
Bu süreçte Pym, robotlarla ilgili
araştırmalarını sürdürerek yüksek zekaya sahip bir robot yapmayı başarmıştır.
Robot, daha sonra yaratıcısına karşı gelerek Pym’in laboratuvarından kaçmış,
zamanla Avengers’ın en büyük düşmanlarından birisi olan Ultron adını almıştır.
Ultron, Dr. Henry Pym’in kendi hafıza belleği ve düşüncelerinden, yine kendisi tarafından yaratılmıştır. Bu, Yapay Zeka ile ilgili olarak Reed Richards gibi bir bilim adamının bile başaramadığı bir atılım olmuştur. İlk başta sadece başın üzerine yerleştirilen basit bir kutu gibi görünse de, A.I. Ultron’u tasarlayan Pym, bunun bilimsel keşifler için yeni bir çağ açacağını ummuştur. Ancak, birşeyler korkunç bir halde ters gitmiş; Ultron, Pym’in programlamasının ötesinde çok daha önsezili ve isyankar olmuştur. Hatta Dr. Pym’i mağlup ederek O’nun kendisini yarattığını unutması için beynini yıkamayı başarmıştır.
Uzun yıllar sonunda, Janet van
Dyne’a aşık olan Pym, bastırılmış kişiliğinden dolayı O’nunla evlenmeye
direnmiştir. Bir gün laboratuvarında çalışırken Pym, kazara içerisinde çeşitli
gaz bileşenleri olan birkaç deney tüpünü kırar. Ortaya çıkan gaz, Pym üzerinde
radikal bir geçici kişilik yaratır. Yellowjacket adı verilen yeni bir kimlik
kazanır, Henry Pym’I öldürdüğünü, van Dyne’ı kaçırdığını iddia ederek Pym’in
uzun zamandır içten içe istediği gibi van Dyne’a evlenme teklif eder. Yellowjacket’in
gerçekte Pym olduğunu anlayan van Dyne, O’nun oyununa katılır ve psikolojik
durumunun kötüleşmesine engel olmak için O’nunla evlenmeyi Kabul eder. Van Dyne
ve Yellowjacket Avengers Malikanesi’nde evlenirler fakat bundan hemen sonra
Avengers Ringmaster ve Circus of Crime tarafından saldırıya uğrar. Van Dyne’ı
ölüm tehlikesiyle karşı karşıya görmek, Pym’in kendi normal kişiliğine
dönmesine neden olur. Avengers bu sırada Ringmaster ve topluluğunu bozguna
uğratmıştır. Takma adını kullanarak evlenmiş olamasına rağmen Pym ve van Dyne
arasındaki evlilik halen geçerlidir ve her ikisi de bu evliliğin
geçerliliğinden ötürü mutludur. Pym sonunda, suçlulara karşı savaşta güçlerini
Yellowjacket kostümü ve takma adıyla kullanacağını açıklar. Avengers’la değişik
zaman aralıklarında birlikte çalışır. Bununla birlikte geriye kalan tüm
zamanını bilimsel araştırmalarına adar. Scott Lang ikinci Ant Man olmak için
Pym’in eski ekipmanlarını kullanmak istediğinde Pym O’nu destekler.
Bilimsel araştırmalar Pym’in her
zaman için tercih ettiği kariyeri olmuş ve kariyerinin ilk zamanlarında olduğu
gibi suçlularla savaşmak O’na artık heyecan vermemeye başlamıştır. Pym
parçacıklarını keşfinden sonra bu keşfe eşdeğer bir bilimsel buluş yapamadığını
düşünen Pym, zaman zaman gergin ve depresif dönemler içerisine girer. Bunun
ötesinde, Ultron’u yaratmış olmaktan ötürü büyük bir suçluluk duymaktadır. Bir
bilim adamı olarak kendini gittikçe başarısız hissetmeye başlar. Eşinin bir
modacı olarak ulaştığı inanılmaz başarı ve kazandığı büyük miktarda paradan
ötürü, evliliklerindeki parasal kaynağın O olduğunu düşünmeye başladığında
başarısızlık duygusu şiddetlenir ve Pym öfkesini, ağır sözler kullanarak
karısından çıkarmaya başlar.
Avengers, Elfqueen’le savaşa
girdiğinde bardağı taşıran son damla gerçekleşir. Elfqueen’in şeytani planları
olmadığını hisseden Captain America O’nu sakinleştirmeye çalışmaktadır. Buna
rağmen, kendi psikolijisinden ötürü gergin olan Yellowjacket, Captain
America’nın ne yapmaya çalıştığına aldırmaksızın Elfqueen’e arkadan saldırır.
Bunun sonucu olarak Elfqueen kızgın bir halde savaşmaya devam eder. Savaş sona
erdiğinde Captain America, Yellowjacket’in pervasız davranışları sonucu masum
insanların ölme ihtimalini de göz önünde bulundurarak, kendisini Yellowjacket’i
yargılamak durumunda hisseder. Bir Avengers askeri mahkemesi kararlaştırılır ve
Yellowjacket yargılanmak üzeredir. Bir sinir krizi geçirmenin eşiğine gelen
Pym, Avengers’lara askeri mahkemede saldırmak üzere bir robot geliştirir. Pym
robotta, kendisinin kolayca robotu yenebileceği bir gizli zayıf nokta dizayn
eder. Bu saldırıda Avengers’ları robota karşı savunduğu zaman hakkındaki
suçlamaların düşeceği ve sonunda Avengers’ların gözünde bir kahraman
olabileceği hayalini kurmaktadır. Karısı bu plana karşı çıktığı zaman Pym O’na
hakaret eder. Fakat mahkeme gününde Pym’in planı ters gider, robotu alt edip
takımı kurtaran Wasp olmuştur. Pym, Avengers’tan kovulur ve bunun da ötesinde
eşi Janet, boşanmayla sonuçlanacak olan davayı başlatır.
Pym, eşinin malikanesinden
taşınır. Şaşırtıcı derecede beş kuruşsuzdur, kitapları artık satılmıyordur ve
patentlerden kazandığı parayı da çoktan tüketmiştir. Pym, eski düşmanı
Egghead’e rastlayıncaya dek bir süre amaçsız bir şekilde yaşar. Egghead, kuzeni
olan Patricia Starr’ın kolunu kaybetmesine neden olduğu için suçluluk duyduğunu
iddia eder ve Pym’den daha önce tasarladığını bildiği bionik kolu Patricia’ya
yerleştirmesini isteyerek karşılığında da büyük miktarda para teklif eder.
Paraya ihtiyacı olan Pym, Egghead’in isteğini yerine getirir fakat daha sonra
biyonik kolu yerleştirdiği “Trish” Starr’ın Egghead’in kontrolünde olduğunu
anlayacaktır. Egghead, Pym’e Trish’in biyonik koluna bubi tuzağı
yerleştirdiğini ve emirlerine uymadığı takdirde bubi tuzağını patlatarak Trish’i
öldüreceğini söyler.
Bunun sonucu olarak Pym,
hükümetten adamantiyum çalmak ve Avengers’la savaşmak üzere zorlanır. Ancak
Egghead yine yalan söylemiştir: Biyonik kolda bubi tuzağı yoktur. Dahası, Trish
Starr, amcasının teknolojisinin Pym’in kurduğu bir komplo olduğunu söylemek
üzere programlanmıştır. Henry Pym’in elinde, adamantiyumu tehdit altında
çaldığını gösteren hiçbir kanıt yoktur, bu yüzden vatan hainliği suçundan
tutuklanır.
Pym’in davası sürerken,
kendilerine “Masters of Evil” adını veren bir grup, O’nu kurtardıklarını iddia
ederek Pym’i esir alırlar. Aslında Egghead için çalışmaktadırlar ve Egghead, O’na
kendi suç organizasyonuna katılmasını teklif edecektir. Pym kabul etmiş gibi davranır ve Egghead, O’ndan
insan yaşam süresini uzatacak olan bir makine geliştirmesini ister. Bir süre
sonra Pym, makineyi bitirdiğini söyler. Bir hile olmasından kuşkulanan Egghead
ve müttefikleri makineyi incelemeye başlarlar. Makinenin içerisine düşmanlarını
alt edebilmek için gizlice değişik düzenekler kuran Pym, Egghead ve Masters of
Evil’a karşı makineyi kullanıp tek başına onları yener. Bu arada Avengers,
Egghead’in saklanma yerini keşfeder. Avenger Hawkeye, saklanma yerine sızmayı
başarır ve Egghead’in Pym’e silah doğrulttuğunu görür. Hawkeye, oklarından
birisiyle silahın namlusunu hedef alır, silah büyük bir enerji patlamasıyla
patlayarak Egghead’i öldürür.
Masters of Evil organizasyonunun
bazı üyeleri mahkemede sorgulanır ve Pym’in Egghead tarafından zorlanılıp
kapana kıstırıldığını söylediklerinde Pym nihayet suçsuz bulunur. Pym serbest
kaldıktan sonra kostümlü bir maceracı olmaktan vazgeçer, artık zamanının
tamamını bilimsel araştırmalar yapmaya adamak istemektedir. Ancak zaman
geçtikçe, Pym maceracı olarak içerisinde bulunmasa da Avengers’ın bünyesinde
bulunmayı ister ve Avengers Topluluğu için New York City’de Edwin Jarvis’in
üstlendiği rolü Batı yakasında üstlenmeyi teklif eder. Pym’in teklifi kabul edilir.
Günümüzde Pym, Avengers Topluluğu’nun Batı Yakası Yöneticisi olarak görevine ve
Wasp ile olan romantik ilişkisine kaldığı yerden devam etmektedir.
Gönül Öztopuz
9 Ekim 2012 Salı
8 Ekim 2012 Pazartesi
6 Ekim 2012 Cumartesi
Bleach geliyor
BLEACH, Tite Kubo tarafından
yaratılmış olan bir manga serisidir. Haftalık bölümleri Haftalık Shonen Jump
dergisinde 2001’den beri yayınlanmaktadır. Animeye de uyarlanmış olan BLEACH'in
ayrıca iki OVAsı (Orijinal video animasyonu), üç anime filmi, bir rock müzikali
ve birçok video oyunu vardır. BLEACH'in mangası Japonya'da toplamda 36 milyonun
üzerinde satmıştır.
Seri, 15 yaşındaki hayaletleri
görme yeteneği olan bir lise öğrencisi (Ichigo Kurosaki)'nin hayatını anlatır.
Rukia Kuchiki isimli bir Şinigami (Ruh Kesici) bir gün bir Hollow'u (Kötü Ruh)
takip ederken Ichigo ile karşılaşır. Kötü Ruh ile savaşırken yaralanmasından
dolayı güçlerini Ichigo'ya aktarmak zorunda kalır. Böylece Ichigo ve Rukia'nın
maceraları başlar. Birlikte Kötü Ruhları arar, düzensiz ruhlar üzerinde ruh
gömme işlemi yani Kidoh yapar ve onları Ruh Toplumu'na (Soul Society)
yollarlar.
Hikayenin ilk bölümleri,
şinigamilik işinden çok karakterler ve geçmişlerine odaklanmıştır. Olaylar
açıldıkça hikâye Şinigami dünyasına diğer bir deyişle Ruh Toplumuna (Soul
Society) doğru derinleşmeye başlar. Shinigamiler, yani ölüm tanrıları, ruhsal
güçlerini kullanabilen özel insanlardır. Bir shinigaminin dünyadaki görevi kötü
ruhları temizlemek ve iyi ruhları cennete göndermektir...
Ichigo Kurosaki, 15 yaşında,
ruhları görmek gibi özel bir yeteneği olan, asi bir gençtir. Hikaye, tuhaf
giyinmiş bi yabancı birdenbire Ichigo’nun yatak odasında görünmesiyle başlar.
Bu yabancı onun kendisini görmesine şaşıran şinigami Rukia Kuchiki’dir.
Tartışmaları bir hollow (şeytani
ruh)’un ortaya çıkmasıyla kesilir. Rukia, Ichigo’yu korumaya çalışırken dövüş
esnesında ciddi bir şekilde yaralanınca güçlerinin yarısını –onun hollowla
karşılaşabilecek seviyeye gelmesini umarak- Ichigo’ya vermeye karar verir.
Ichigo istemsizce Rukia’nın güçlerinin hepsini alır ve hollowu kolayca yener.
Sonraki gün Rukia transfer
öğrenci olarak Ichigo’nun sınıfına gelir. Şaşırdığı üzere Rukia normal bir
insan gibi görünmektedir. Rukia, kendini, insan dünyasında kalmak zorunda
bırakan şeyin Ichigo’nun normal olmayan gücü yüzünden kendi gücünün hepsini
emmesi olduğunu düşünmektedir. Bu yüzden yeteneklerinin iyileşmesini beklerken
gigai (yapay insan vücudu) kullanır. Bu sırada Ichigo da Rukia’nın şinigamilik
–hollowları yoketme ve ruhları öteki dünyaya yollama- görevini üstlenmek
zorunda kalır.